Âlemlerin ve bütün varlığın sahibi olan Allah'ın kuluyum. Kainatın Ulu Önderi Muhammed Âleyhisselâm’ın, “Ümmetimden Semih!” demesi için güzelliğe, iyiliğe ve hakikate kendini adamaya çalışan bir garibim. Yolun ve durağın neresinde olduğumu bilmesem de tebessümümden başka verecek bir kıymetli hazinem yok.
Kendime “Nilüfer” çiçeğini ibret alıyorum. Şartların içinde kendim kalmaya çalışarak insan olmanın mahiyetini önemsiyor, Allah’tan başkasına eğilmemek için yaşıyorum. Hayatı büyüklerim Yunus ve Mevlânâ gibi tamamlamak istiyorum.
Blogumu kurduğumdan bu yana “Fânî Adam” mahlasıyla yazıyorum. Ancak dergilerde kendi adımla çıkmaya başladığımdan bu yana mahlasım yalnızca blogla sınırlı kaldı. Burası, bu dünya, insana benliğini hatırlatır.
Neden “Fânî Adam” derseniz; bu cihanın içi gitmelerle doludur. Kalan hiçbir canlı yoktur ki fânîlik kavramından azade olsun. “Fânîlik” üzerine şunu söylemek isterim:
Harflerin şapkası kadardır hayat.
Telaffuzda dahi eksilen o şapkanın hayata nükte edip fânîliğe karışması lafügüzaf değildir.
Ki ben; nilüfer gibi derde kök salmış, insanlara güleçlik satmış bir adamım...
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorum Yapmak İçin..