Kederlerin toptancısı gibiyim. Müslüman coğrafyalarda kalmış kalbim. Bedenim bir kuş gibi. Yüreğim, mavi balinanın kalbi gibi ağır geliyor. Bayram yaklaşıyor. Müslüman çocukların Mücahit abisi olarak bir çarem yok. Anneleri ve babaları öldürülüyor. Doğu Türkistan kan revan içinde. Filistin soykırımda.
Bir Müslüman ne yapabilirse yapmaya çalışıyorum. Ama kalbim mutmain olmuyor. Evlerimiz ve çevremizde inanç, harap ve bitap. Gaflet kol kola geziyor. Gözümüzün ötesini görmüyoruz. Önünü bile görmüyoruz. Kulağımız niye yerinde değil? Aklımız niye iflas etti? Kağıt bütün dünyaya galip geldi.
Bugün ders çalıştım yine. Dün ile kıyas yaparsam bir tuğla daha öndeyim. Dün bırakmayı düşündüğüm kitaba devam ettim. Notlar çıkararak okuyorum. Tekrar bakmak istediğimde elimin altında olsun istiyorum. Malum elim, elimin altında değil. Bir kitap açmak istediğinde başka bir ele ihtiyaç duymak. Bunu ancak ben bilirim. Bunun alçak gönüllülüğünü yapamam. Elini gözünün gördüğü yere uzatmak ne büyük lütuf. Kaybetmeden bilinmiyor. Bugün bir cümle gönlüme takıldı. Düşündüğümde insan yanındakileri ve elindeki nimetleri görmüyor. Kaybettiğinde ise ulaşılamaz hale geliyor. Ulaşamadığı tatlı geliyor insana.
Dışarıyı özledim. Yakın zamanda çıkmıştım aslında. Fakat tekrar çıkmak istiyorum. Ağaçların altında oturmak istiyorum. Ancak 2 problem var. Birincisi çok yoruluyorum. Kalbim hep dışarı çıkmak istiyor ama yoruluyorum. Diğer problem ise beni çıkaran kişinin yorulması. Onlara göre bu bir problem değil. Kendimi onların yerine koyduğumda problem. Dile kolay 33 sene. 33 yıl boyunca bir hastaya bakan insan hangi psikolojide olur acaba? Hele ki yardım ettiği evladı ise? Büyümeyen bir çocuk ise. Yatır, kaldır, giydir, yedir, içir... Böyle olsun istemezdim elbet. Ama kadere rıza göstermek imandandır. Yapacak bir şey yok. Burası bir savaş meydanı ise susmak yola devam etmek gerekiyor.
Konuşacak çok konu var. Kafamın içinde konular dağınık. Tıpkı yazarken toplayamadığım gibi. Bazen nasihat ediyorlar bana. Sabret. Bir gün iyi olacaksın. Şifana kavuşacaksın. Hayal pazarlamasını sevmiyorum. Nasihatleri de öyle. Çünkü kendimin sırtını ovaladığım zaman kimse yoktu. Kendi kendimi büyüttüğümde yaşım milyonu geçkindi. Fakat onlar suretimde dünya yaşı gördüler.
Saklambaç oynamayı hiçbir zaman başaramadım. Çünkü koşmayı gerektiren bir yapısı vardı. Yaşım ilerledikçe koşmadan saklanabileceğimi öğrendim. Geriye dönüp baktığımda saklandığım yer ve sakladığım beni bulamıyorum. Ben dünyada kendime saklanırken kayboldum.
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorum Yapmak İçin..