Hamdolsun güzel bir gündü. Aynı zamanda yoğun geçti. Her günüm çok yoğun. Öyle olması gerekiyor. Çünkü iki gün birbirine denk olmamalı. Nasıl ki yaş geçtikçe vücut belli bir kemale eriyorsa insanın ruhunun kemale ermesi için de iki günü birbirine denk olmamalı. Denklik halinde geriye doğru gitmeler başlıyor. Bu kez hayattan alınan lezzet de azalıyor. Çünkü insanoğlu keşfetmek için yaratılmış bir varlık.
Akşama kadar okudum. Üstadın bir kitabı daha bitti. Her kitabında ayrı bir yere dokunuş yapıyor. Kişinin ruhunu yetiştirilmesinden dünyasını yetiştirmeye kadar bir rehber sanki kitapları. Aynı zamanda yaşadığı tecrübeleri de aktardığı için eşsiz bir kitap oluyor benim için. Kıymet veriyorum yaşı büyük insanların anlattıklarına. Kim bilir neler gördüler o yaşa kadar. Tecrübe kuşaktan kuşağa aktarılmalı. Kuşaklar da gurura kapılmadan almalı.
Zaman dolu geçince hızlı oluyor akşamlar. Bu bazen ürkütüyor insanı. Çünkü bir anda yaşıyor ve zamanın bitiyor gibi hissediyorsun. Aslında zaman yerinde duruyor. Sen zamanın içinde eriyorsun. Tıpkı suyun içinde eriyen bir küp şeker gibi. Olmamış gibi oluyorsun. Ancak suyu içen tadından anlayabilir şeker olduğunu. Ruhun içinde ne olduğunu da biz gidince anlayacağız.
Uzun zamandır düşündüğüm konular var. Hâlâ enine boyuna tartışıyorum içimde. Özellikle konuşmayla ilgili bir problemim var. Bunu çözmek için elimden geleni yapmaya çalışıyorum. Zannediyorum hastalığım çözecek. Ama önemli olan hastalığım çözmeden çözebilmek. Tam bir irade koymak istiyorum ortaya. Bugün biraz bunu başarabildim sanki. Üzerimde sakinlik korumam gerektiğini anladım.
Yine uzun zamandır kitap okuyorum. Düşünce üzerine, inanç üzerine, denemeler, hikayeler şiirler okudum. Aradıklarım ekseriyetle kadim eserlerde. Allah ömür verirse bundan sonra kadim eserlere devam edeceğim. Ama merkezde hep din olacak. Çünkü din beni içten iyileştiriyor. Tedavi edebiliyor.
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorum Yapmak İçin..