Geceye kaldım. Bugün gece yazmak istedim. Karanlık içime benziyor sanki. Göremediğim ama içimdeki dünyada karanlık gibi. Bir renk olarak değil bu. Karanlığın sessizliği ve dinginliği var. Kimsesizliği de. Böyle hissettiğim zaman şah damarımı hissetmeye çalışıyorum. Yokluyorum yerinde mi diye. Hissettiğim anda ise yalnız olmadığım aklıma gelir.
Genel olarak her yerde bir kargaşa var. Kavga var. Mutsuzluk var. Olumsuzluğa dair birçok şey var. Böyle zamanda susmak ne kadar değerli? Söz çaldığından bu yana kavga bitmiyor. Sözlerin üstünlüğünün bir savaşı var. Egosu olan sözü üstün sanıyor. Tıpkı iblis gibi.
Kötülük bile bir amaca hizmet ediyor. Bu yüzden hor göremiyorum. Her şey yerine yakışıyor. Yadırgamaya gerek yok. Büyük bir pencereden bakıldığında çatlaklık bile yok. Bir düzen var. Bu düzenin içinde kötü bile değerli. Çünkü iyinin sınırlarını çiziyor. Kötülük olmasa belki iyi kendini tanımlamayacak.
Buraya gelip yazma fikrini her gün daha çok benimsiyorum. Gidip tweet yazsam boş. Orada sözün kibri var. Gidip İnstagram'da bir paylaşım yapsam. Orada da vitrinler kibir kokuyor. Burada böyle bir şey söz konusu değil. Çünkü kimse yok. Kim gelip okuyacak? Yargılayacak.
Sosyal medya zıvanadan çıktı. Her geçen gün suni göz damlası gibi. Gözlerimiz yanmaya devam ediyor. Ama bu damlanın şifası suni. Bir çare söz konusu değil. Sosyal medya kullanım adabı yazsam sen kimsin derler? Fakat yine yazmayı düşünüyorum. Eski mukaddes olan her şeyi tekrar gün yüzüne çıkartmak istiyorum. Bunu şimdiki zamanla harmanlayarak yapacağım. Allah izin verirse. Çünkü sosyal medyayı kullanmanın bir rehberi olmalı. Usulü olmayınca çok saçma yerlere varıyor. Her yerde özel mesajı kapattığım iyi oldu. Fakat bu kez telefondan ulaşıyorlar. Gereksiz konular konuşulduğunda geçen vakte üzülüyorum. Vakti gereksiz şeylerle doldurmak ne kadar acı? Ömür çok kutsal, benim nezdimde. Zaman değerli. 6 ay ömrü kalan birinin her dakikası ne kadar değerlidir? Benim de böyle. Ama izah edemiyorum. Anlamıyorlar.
Bir karar aldım. Yarın ilk defa deneyeceğim. Cuma günü mesai biter bitmez telefonumu kapatacağım. Sadece ibadetle ilgilenmek istiyorum. Kitaplarla ilgilenmek istiyorum. Düşünmek istiyorum. Beni benimle bırakmalarını istiyorum. Yalnız kalmayı seviyorum. Yalnızlığın bir sesi var. Kişiyi içten içe büyüten bir tarafı var. Kendimle konuşmadığımda büyüyemiyorum. Başka sesler yoruyor. Harflerin ve seslerin enflasyonu yüksek. Böyle dönemlerde iki dudak birbirinden ayrılmamalı.
Bugün kayısı ağacını sabah uyandığımda gördüm. Çiçekleri tamamen bitti. Haline üzüldüm kaldım. Ne hayali vardı yaz için. Hangi çocukları gölgesinde ağırlayacaktı. Gerçi kapılar kilitli. Almancı evi olduğu için kayısı ağacına kimse ulaşamaz. Yerinde olmak istemezdim. Bütün kışa göğüs germişsin, meyven hazır tadan yok. Ağaç olmakta zor. Hele ki cimri adamın elinde. Cimrilik ve israf kardeş gibi. Birinde hiç harcamıyorsun. Birinde elde hiçbir şey kalmıyor. Aslında ikisinde de yararlanan aynı kişi değil. Cimrinin malını geride kalanlar yer. Diğer israf edenin malını da zaten kimse yiyemez. Kalmamıştır. Burada dinin devreye girmesi çok önemli. Sana nasıl harcamayı yapabileceğini bile anlatıyor. Fakat bizim toplumumuz parayı seviyor. Zekat ve sadaka yaygın olsaydı, belki de bu kadar derin bir yara olmazdı. Şu an halk ve yöneticiler arasında büyük problemler var. Tek bir kusurlunun olmadığını düşünüyorum. Kendimizi yetiştirmemiz gerekiyor. Fakat bizim için bir lüks her şeyden önce. Dünyadan gözümüzü kaldırıp da önümüze bakamıyoruz.
Bugün güzel bir uyku istiyorum. Hayırlı rüyalar görürüm inşallah. Akşama kadar evin içerisindeyim. Rüyalarda gezmek istiyorum.
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorum Yapmak İçin..