Bugün canım sıkkın. Kimseye anlatmak istemediğim için buraya geldim. Anlatsam belki çoğu kişi anlar zaten. Ama anlatmak istemiyorum. Karşı taraftan bir cümle duymak istemeyecek kadar bir yorgunluk var üzerimde. Birkaç günde yorgunum zaten. Düzeltemediğim alışkanlıklarım da bu yorgunluğa dahil.
Kendimle ilgili bir sorunum var. Bu sorun somut bir sorun da değil üstelik. Hastalığım falan hiç değil. Çünkü hastalığıma alışmışım. Alıştıktan sonra ortada bir sorun kalmıyor. Nefsimin bir basamak üstüne gitmek istiyorum. Devamlı yukarı yönlü olsun istiyorum. Fakat bunu bir türlü başaramıyorum. Dilimle ilgili çözemediğim sorunlar var. Hükmetmek istiyorum. Ağzımdan gereksiz bir harf bile çıkmasın istiyorum. Tam başaracağım zaman bir telefon bunu bozuyor. Ya da bir irtibat kurunca bir şekilde bozuluyor. Bunun bozulmasının sebebi bence kendimim. Anlık bir dalgınlıkla gereksiz bir kelime konuşabiliyorum. Sonra kendime karşı bir mahcubiyet oluşuyor. Bunu yapmamalıydım acısını çekiyorum.
Bugün de böyle bir gün. Sabah dilime hükmetmek için kendime söz verdim. Bir şekilde bozuldu. Belki komik de gelebilir. Ne var yani bir harf gereksiz konuşuyorsan? Ama bir harf bir kelime, bir kelime, bir cümle kurabilir. Nitekim öyle de oluyor. Bu da beni üzüyor kendi içimde. Şu an dışarıda güzel bir gün batımı var. Mahallemizde nesli tükenen bir kavak ağacı var. Baktım yerden onu görebiliyorum. Rüzgarın olup olmadığını ondan anlıyorum. Kaysi ağacı da ha açtı ha açacak. İftar vakti yaklaşıyor. Ramazan'da ayrı bir huzur oluyor her yerde. Ayrı bir telaş var. Ama bu kötü değil. Kalbe hafiften bir neşe veriyor. Bir heyecan dışarıdan gülüyor gibi.
Buraya günlük tutmaya karar verdim. Allah izin verirse ölene kadar her gün gelip yazmayı düşünüyorum. Yazdığım kitaptan da hala haber gelmedi. Biraz onun da etkisi var. Gerçi birçok etki var. Hangisini sayayım ki? Daha derviş bile olamadım. Buna hepsinden daha çok üzülüyorum. Dünya yakamı bırakmıyor. Kendini hep hatırlatıyor. Dünyayı yaşarken unutmak istiyorum. Fakat bunun sınavından da korkuyorum. Gerçekten bir aşık olabilir miyim? Bu cefayı kaldırabilir miyim? Dışarıdan bakıp hastalığıma göre senin imanın yüksektir imaları hoşuma gitmiyor. Çünkü onlar içimi görmüyor. Ben kendimin ne olduğunu biliyorum. Kendimin ne olduğunu bilince de böyle üzülüyorum işte.
Bir garip husus da şu. Hastalığıma üzülemiyorum. Allah kendime karşı üzülmeyi almış gibi. Bir karınca yolumu kaybetse üzülürüm. Bir kuş çatıdan düşse kanadı kırılsa ağlarım. Kedim hasta olsa ağlarım. Kendime niye üzülemiyorum? Kendimi niye görmüyor gözlerim. Kendi kusurlarımı görmemekten bahsetmiyorum. Çünkü kusurlarımı gözümün görmesine gerek yok. Kalbim kendini biliyor. Keşke haddini de bilse. Gerçi bu yüzden uzuvlarım birbiriyle kavga ediyor. Bedenimi hükmedemiyorum zaten. Bir de aralarında kavga çıkınca iyice üzülüyorum. Bu isyan değil. Bu kabul etmeme değil. Bu hastalığın acısı değil. Kendimi düzeltemediğimin sancısı.
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorum Yapmak İçin..