Yalnızca alışmak var

    Farklı duygular barındıran bir hafta oldu. Sevgili günlüğüm, insan üzülürken aynı zamanda sevinebiliyor. Farklı farklı insanların tek bir ülkede yaşaması gibi oluyor bu duyguların kana karışması. Bir tarafın kuşlar gibi uçuyor; bir tarafın, karşımda duran kayısı ağacı gibi. Yapraklarının birçoğu soğuk aldı. Aynı dalda yeşil yeşil açanlar bile var. Ne garip… Kendimi içine susmuş bir ağaç gibi hissediyorum. Kelimelerle anlaşamadığımı düşünüyorum. Bir ağaçla bir insandan daha iyi anlaşıyorum. Dünyadan beklentisi olan insan ile beklentisi olmayan insan arasında bir anlaşma farkı meydana geliyor. Bu anlaşma farkından çıkan farka biz "anlaşılmamak" diyoruz.

    Nefes problemlerim artıyor. Kimi zaman nefesim yetmiyor, uykudan uyanıyorum ya da otururken bir anda nefesim kesiliyor. Gerçekten ölümle burun buruna yaşıyorum. Şimdi kim diyebilir: "Ölümden daha yakınım ben sana?" Bunu kimse diyemez. Günün her saati yanımda, her dakika aklımda. Bu zamana kadar vücudum hissetmiyordu; bir şekilde tolere ediyordum kendimi. Şimdi de bir sorun yok ortada; sadece gülmekte zorlanıyorum. Ölüm yaklaşınca, gülmek de zorlaşıyor insana.

    Bu hafta oturduğumuz ev satıldı. Bana ayrı bir oda olacak şekilde ev almayı planlıyor ailem. Bu haftadan sonra kendi hayallerimin peşinden gideceğim. Sadece kitaplar ve yazılar olacak hayatımda. Teselliyi yalnızca bunlarda bulabiliyorum. Daha doğrusu, teselli değil de kendini unutmak gibi… Dünya ile bağım azalıyor gitgide. Yaşadıklarım bakış açımı tamamen değiştirdi. Genç yaştaki Semih ile şimdiki bir değil. Pencerem daha net, camlar daha temiz. Dışarıyı da görebiliyorum, içeriyi de.

    Anneme tam bağımlı yaşamak zaman içinde aşındırdı beni. Bazen kendimi bir nesne gibi hissediyorum. Aklım olmasa bir nesneden ibaret gibiyim. Anneme, elimin yerini değiştirmesini söylüyorum; onun istediği şekilde yer değiştiriyor elim. Yemek yerken yapılan sıralamayı anneme bırakıyorum. Garip hissettiriyor bu durum beni. Çünkü başkasının kalbine göre yaşıyor gibi hissediyorum. Annem bir başkası değil elbette. Kendi nefsimin dışında söylemek istediğim: Nefis nasıl öldürülür, yaşarken aynada görebiliyorum.

    Büyük bir telaşı var insanların. Bu telaş ölümü unutturuyor. Beklenmedik anda gelen ölümle birlikte kıyamet kopuyor. Birkaç gün önce, annemin eline iğne tedavisiyle bir sıvı enjekte edildi. Bu sıvıdan sonra anladım ki, düşünmek ile yaşamak arasında fark var. Annemin ellerinin ne denli önemli olduğunu düşünürdüm; fakat yaşayınca anladım ki çok daha önemliymiş düşünmekten. Düşünmek tasvir etmektir; yaşamak ise bilmektir. Kavramların yeri bile yaşadığında yerine oturuyor.

    Annemin ellerinde ağrı olduğu için köye gidemedik bu hafta. Allah nasip ederse, kuşlara buğday götürmek istiyorum. Geçen hafta söyledim mi, hatırlamıyorum. Bülbül sayısı çoğalmış. Etrafta çeşit çeşit kuş sesleri vardı. Hatta hüthüt kuşu bile gördüm. Onların uzağa gitmesini istemiyorum.

    Bugün garip bir cümle sarf edeceğim. Çevremde söylesem, tepki alacağımı biliyorum: Ölümün yaklaştığını hissediyorum. Duygularım, bütün renklerin birbirine karışması gibi karışıyor. Yanılmıyorsam, bütün renkler karışınca beyaz oluyordu. Ben de kefen beyazına dönüşüyor hepsi. Hayırlısıyla, ölmeden kitabımı görseydim... Her gün ölecek gibi yaşamak farklı bir duygu. Küskün, kızgın, kırgın değilim. Kötü tanımlayabileceğim bir hisse sahip değilim. Allah'tan geldim, Allah'a döneceğim.

    Satırları yordum yine. Bir keşfimi daha paylaşmak istiyorum:
Akıl, insanı bir nesneden ayırt eden lütuftur. Yaşadıklarımı bir anlam çatısı altında birleştirebiliyorsam akıl sayesinde. Anlayıp anlatabiliyorsam yine akıl sayesinde. Akıl derken yalnız düşünmekten bahsetmiyorum; duygular da akıl sayesinde hissedilir. Akılsız aşk olmaz mesela. Bu zamana kadar aklın beynin içinde olduğunu düşünmüştüm. Fakat düşünmek başka, idrak etmek başka. Akıl, kalple birleştiği zaman idrak edebilir. Belki fikirlerim yine değişebilir. Şimdilik böyle...

    Açıkçası, elleri kullanmadan yazılan bir günlükten çok zevk aldığım söylenemez. Kendi kendimle konuşuyor gibi hissediyorum yazdırırken. Oysa yazdırdığım her şeyi sadece işitmek isterdim. Velhasılıkelam, dünyada rahatlık yok. Yalnızca alışmak var.

    Allah’a ısmarladık sevgili günlük.
    Ömür olursa yine görüşürüz elbet.

Yorumlar