Ölümün kendinden bile yakın olması

    Sevgili Günlük,

    Biliyorum. Yine geç kaldım.

    Oysa hep aklımdasın. Sana yazmayı, başımdan geçenleri bir bir dökmeyi uzun zamandır istiyorum. Fakat hayat… Ne garip. Ne kadar kısa olduğunu her gün biraz daha anlıyor insan. Bu yüzden gecikiyorum. Zamanı kendinden fazla yaşamak için çırpınıyorum. Bir günü iki günmüş gibi geçirmek istiyorum; olmuyor.

    Yeni evimize taşındık. Daha önce bahsetmiş miydim? Her yere yakın, güzel bir muhitteyiz. Evliya ile komşuyum artık. Bu yüzden evimizi, özellikle de odamı çok sevdim. Kalbime sindi. Kışı geçirmek için hem huzurlu hem de derinlikli bir yer. Hamdolsun.

    Bazen düşünüyorum da... Kelimeleri fazla mı hırpalıyorum? Onları uçuruma sürükleyip orada mı bırakıyorum? Kimi zaman kan içinde kalıyorlar sanki. Ne yaşıyorsam önce içimde yaşanıyor. Sonra kelimelerime sirayet ediyor. Başka kimim var ki zaten? Onlar olmasa, içimdeki sesleri nasıl duyururum? Kalem, içimin resmini çizen tek dostum.

    Yakın zamanda yeni kitaplar sipariş ettim. Uzun süredir liste yapıyordum; şimdi her birini dört gözle bekliyorum. Düşüncelerim ne kadar hırpalanacak, hangi yanlışların boynu kırılacak, bilmiyorum. Bir de Zeynep geliyor yakında. Bakalım hangisi önce gelecek?

    Bu aralar sırtımda garip bir ağrı dolaşıyor. Sürekli bir yük gibi. İnsanlar bir ortama girerken yalnızca bedenini görür ya, kimse ruhumuzun taşıdığı ağrıların farkında değil. Oysa biz, görünmeyenlerin hamalıyız. Bugün sabrı dişime taktımsa, Allah içindir. Çünkü sabır, bana hiçbir şey kazandırmasa da Allah için kıymetlidir. Nice kapılar gördüm sabrın anahtarıyla açılan. Yine de baştan kabul etmeli: Bazı yerlerde hiçbir şey güzel olmayacak. Ve buna rağmen yaşanacak.

    Uzun bir aradan sonra bir şiir yazdım. Kaleme dokunmayalı zaman olmuştu. Fakat bu şiir… Okuyanı tesiri altına alıyor. Artık yazdıklarımı ben de sever oldum. Sadece biçimsel bir seviye değil bu; cümleler, kalbin kapısını vura vura içeri giriyor. Buyur edilmeden konuk oluyorlar yüreklere. Ama o kapının anahtarı yine sabrımda gizli.

    Hayatımda büyük bir serüven yok. İstemiyorum da. Ruhum da bedenim de artık bu yorgunluğu kaldıracak hâlde değil. Her günün birbirine benzemesini seviyorum. Çünkü kaybetmediğin gün, kazandığın gündür. Dün ile bugünü ilmen tartıyorum. Şimdilik, aksaya aksaya da olsa yürüyoruz.

    Harman zamanı yaklaşıyor. Bahçede zaman zaman hastalıklar baş gösteriyor. Elimizden geleni yapıyoruz. Organik karışımlar deniyoruz. Dua ediyoruz. Mevla ne verirse, kanaat etmemiz gerek. Zira toprak da, zaman da sabırla yoğruluyor.

    Şimdilik beni bağışla. Umarım kış geldiğinde daha sık uğrarım. Kendime ve sana zaman ayıramayacak kadar ölüm yakınımda hissediyorum. Ölümün kendinden bile yakın olması garip bir his. Ve ben hâlâ olmak istediğim yerde değilim. Koşamadığım ayaklarımla, koşmaktan başka çarem yok.

    Allah’a ısmarladık sevgili günlük.

Yorumlar